Pazar, Aralık 30, 2007

Raining Blood

ortaokul sonlarında başlayan lise 2'ye kadar devam eden hastalığımdır heavy metal, yurdum anadolu delikanlıları üniversitede metallica ile başlarken dinlemeye, 3 sene sonra şunu şunu şunu dinlersin sen deyip inandıramadığım ama yıllar geçtikten sonra haklıymışsın diyen çok arkadaşım oldu, herkes kendine bir yol haritası çizer ama başlangıç noktası metallica'dır çoğunun, işte benim terslik burdan başlıyor, elalem metallica unforgiven ile hüzünlenir enter sandman ile coşarken biz SLAYER ile adım attık camiaya, ilkokula 4. sınıftan gibi başlamak gibi bişey işte, üniversiteyi de 15 yaşında bitirip ayrıldık metal camiasından, yurdum üniversite gençliği yeni yeni coşarken metal müzikle biz vivaldilere, john williams'lara dönüş yapmıştık çoktan, ama bazen kafa işten bir olaya, trafiğe ona buna kontağı atmıyor değil, o zaman napıyoruz eve geliyoruz, açıyoruz winampı atıyoruz raining blood'u 4:16 sonra ne kirden eser kaldı ne lekeden, şimdilik sadece videosunu koyabiliyorum teknolojiyle aram hiç iyi olmamıştır mp3'ünü buraya koyamayacağım, son olarak , SLAYEEEEEER.

Cumartesi, Aralık 29, 2007

Trabzon Tribünlerinden



ilk maçıma 88-89 yılında gitmiştim, amcamla birlikte, numaralı tribündü, çocukluğuma ait ilk anılardan biridir. maç adanademirsporlaydı, 4-1 kazanmıştık, o gün bugündür gittiğim maçları keşke yazsaydım diye düşünmüşümdür, okuduğum kitapları yazdığım gibi, neyse konudan sapmayalım, bu başlıklar seri olacak, tribünde bugüne kadar yaşadığım enteresan komik olaylar var ve bir yere kaydetmedikçe unutulup gidiyor, mesela yanılmıyorsam 2001 yılında 1-1 biten galatasaray maçında kalearkasının dışından sahaya soyulmuş mandalina atılması gibi, abi madem atacaksın niye soyuyosun, madem soydun nasıl dayanamayıp yemiyorsun, maçın ikinci yarısında kale arkasından yaklaşık 5-6 tane soyulmuş mandalinanın atılması ve mandalinanın sahaya kadar ulaşması ilk anılarımdandır, gerisi gelecek...

Perşembe, Aralık 13, 2007

H.AVNİ AKER


koskoca sezon gelip geçiyor avni aker'de bu sene ilk ve son maçımı izleyeceğim büyük bir süpriz olmazsa, kombinelerden yılda 1 kerelere, ah ulan iş hayatı ahhh, halbuki şöyle bi müteahhit olsaydık, veya bi iş adamı, atlardık uçağa izlerdik maçımızı dönerdik geri, araba da havaalanında bekliyor olurdu, inşallah birgün diyelim geçelim.

Pazar, Aralık 09, 2007

PORRA!!!!

brezilyalıların ispanyolların latinlerin sık kullandığı bir küfür, ne demek olduğunu bütün interneti aramama rağmen bulamadım, sadece küfür olduğunu biliyorum o kadar, poha diye okunuyo, fenerli brezilyalılar da bolca kullanıyorlar maç içinde, bir de bi türlü bulamadığım şey ispanyol takımları gol kaçırdıktan sonra tribünlerden gelen sestir, ne diyolar kimsenin ilgisini çekmez mi kardeşim?

Perşembe, Kasım 15, 2007

A La Bien Cousin


bugün kuzenlerin kralı ve kralların kuzeni "mabi"min 27 yaş günü, bir gün mabi, bir gün, sana hakettiğin hediyeyi alacağım...belki sen askerdeyken birden çıkagelirim, güzel de olur yani.

Çarşamba, Kasım 07, 2007

-

"zavallı şeytan, bana ne verebilirsin ki?"
J.W. Goethe
"akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır.
zamanınızı ve neşenizi çalarlar."
J.W. Goethe
"isteklerimiz içimizde yatan yeteneklerimizin bir elçisidir"
J.W. Goethe
"insanın bilgisi arttıkça, huzursuzluğu da artar"
J.W. Goethe

Cuma, Kasım 02, 2007

Bir Zamanlar Bizim Olan Şehirler - Otranto



Her avrupa haritasına bakışımda atalarımızın barış ve huzur getirdiği yerlere bakar biz torunlarının onların yanında bir hiç olduğunu düşünürüm, ama içlerinden bir tanesi var ki böyle bir not yazmadan geçemedim, italyanın kapısı olan otranto, fatih bir 20 yıl daha yaşasaydı roma, lazio şimdi yılda bir kez trabzona deplasmana geliyor olacaklardı...

Cumartesi, Eylül 22, 2007

İNTER


anlayın interle milanın farkını

Cuma, Eylül 14, 2007

Poşu Tayfası

Laziale'nin blogunda tatangaları görünce aklıma geldi, bir tribün efsanesidir poşu'lar, her izlediğimde gözlerim dolar

Milli Takımlar Teknik Direktörü


bir film karesi gibi değil mi? müfitin surat müthiş, fatih terim, puh senin sıfatına.

Salı, Eylül 04, 2007

Çok Uzun Bir Ara

seçimlerden sonra başkan istifa edip tatile çıkınca ben de kendime gelmek için memleketim Trabzon'a döndüm, bir aydır herşeyden uzak yaşıyordum ama artık yavaş yavaş yorumlarımızla dönmek lazım.

Perşembe, Temmuz 12, 2007

Cem Uzan


cem uzan yine zekasını hazırcevaplılığını konuşturuyor, televizyonda halkın önünde böyle konuşabilen bir adam, normal hayatında nasıl biridir düşünmek bile istemiyorum...

Cuma, Temmuz 06, 2007

Sorma Neden

geçen atv'de sarı sıcak'a takıldım, ferhat göçer öküzü sorma neden'i resmen katletti, açtım hemen youtube'u taktım sorma neden'i bi anılarım depreşti bi ilkokul ortaokul arası yıllara geri döndüm, heey gidi günler...

Pazartesi, Haziran 25, 2007

İtu Sözlük

itü sözlük yazar alımları açıktır, ekşisözlükten sonra en iyi sözlüktür kendileri, ilgi duyanlar üye olsun efenm, hayır ısrar etmeyin nickimi söylemeyeceğim.

Para Para Para


herşey bunun için anasını satiim, 500 yıl önce yaşamış olmak varmış, ekerdik mısırı, toplardık lahanayı, çok darlanırsak atlardık takaya doğru hamsiye, parayla kafayı bozduk sınavlar yüzünden alın size manidar bir şarkı;
bunun adı para çaredir her soruna
ne mutlu bana eğer cebimde varsa
kazan ve harca sakla bir parça ama
sakın al bundy gibi zırt dolaşma
durma öyle boş boş
paranın tadı hoş
ben payımı kaptım
geç kaldın hadi koş
beleşe kim ne verir
ulan önce öde parayı sonra çal zurnayı
...
bu para var ya neler gelir aklıma
kazanması da az biraz kolay olsa
herkezin isteğidir para kazanmak
ya alın teriyle ya da yamuk yaparak
ben ise kazanıyorum tokat atarak
enayi dolu ya başka ne yapsak
geçinip gidiyorum
nolsun be moruk
kazık atmassak aç kalacak çocuk
para para para para para para para
neler oluyor bu meret uğruna
keşke bütün hepsi 3 kağıtta kalsa
ne bok işler var hasta oluyom hasta
fabrikada çalışmak hiç sarmaz beni
züğürt kalırsam derim belki
napiyim yani papaz hergün pilav yemez
bizim gibi adam da meteliksiz gezemez


*** ben ise kazanıyorum tokat atarak kısmını taner abi yazdı :)

MU-HA-SE-BE


10 gündür masamın fotoğrafı budur, ne illet dersmiş arkadaş, onun yüzünden okulum uzadı, onun yüzünden kendime güvenim azaldı, ben hayatımda hiçbir derse karşı bu kadar aciz kaldığımı hatırlamıyorum, azimle 4 aydır çalışıyorum sonunda seriye bağladım sayılır ama yine de tamam geçtim diyemiyorum, büyük gün perşembe, olmadı tek ders sınavı var koydum geçtim ne olursa olsun, ulan okul bitmeden muhasebe uzmanı olduk iyi mi bitirdiğim gibi denetim şirketlerinin birine müdür olacam, koyarım ulaan!!!

Çarşamba, Haziran 13, 2007

Finaller


finaller geldi çattı, blog haftasonları hariç babasız kalır şimdiden söyleyelim, son dönemece girdik, bitirsek de kurtulsak diyoruz bir yandan, bir yandan tuhaf duygular var doyamadım okumaya diyor içimiz, bitirelim artık 2 sene sonra mı olur 5 sene sonra mı olur yüksek lisans Allah kerim...

Cumartesi, Haziran 09, 2007

Lost'un Kopuş Noktası


lost izlemeye başlarken ikinci bölümün sonuna kadar sabret, sonra bırakamayacaksın zaten demişti dvd'leri veren arkadaşım, gerçi ben iki bölüm de sıkılmamıştım ama yine de ikinci bölümün sonuna kadar bekledim, sabrın sonu selamettir, o sahne geldiğinde 3 arkadaş yerimize çakılıp kaldık, tabi sonra beşer onar bölüm, 2 ayda 80 bölümü nasıl izlemişiz belli değil, şimdi sabırsızlıkla 4. sezonu yani şubat ayını bekliyoruz...buyrun size "o" sahne, losta başlamamış olanlar izlese çok birşey farketmez ama pek birşey de anlamazlar...bu arada, losta başlamamış olan var mı hala?

Sarah Silverman Dallaması



mtv müzik ödülleri, bütün ünlü camiası orada, tabi ki paris hilton da, sahneye dallama yahudi komedyen sarah silverman çıkıyor ve paris hilton'a giydiriyor, herkes hayretler içinde ama en çok paris'in yüzünü ikinci kez gösterişindeki ifadesi, gerçekten üzücü, paris hilton'a üzüleceğimi de hiç sanmazdım, bu dallamanın programları da e2 kanalında çıkacak, tek beklentim e2'nin programı fesh etmesi, ama nerde bizde veya dünyada öyle anlayış...

Cuma, Haziran 08, 2007

Müslüm Gürses - Unutamadım


birkaç yabancı şarkı keşfedip sizinle paylaşınca alemlerin kral abisi Taner Abi tarafından yabancı özentiliği ile suçlandım, ağırıma gitmedi değil, o moral bozukluğu ile geçen gece uyumadan önce Kral Fm dinliyordum ki bir şarkı çalmaya başladı, sesten anladım bu şarkı müslümün, ama hani derler ya Ferdi'nin sesi, Müslüm'ün sözü, Orhan'ın müziği, bu şarkıda hepsi 10 numara, arabesk de dinlerim klasik de Taner abi, bu neyi değiştirir söyler misin bana? buyrun şarkının sözleri:

kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde
bir türlü kendimi avutamadım
kaç gece ağladım böyle gizlice
ne yaptımsa seni unutamadım

kimbilir kimler var şimdi kalbinde
sen beni unuttun çoktan belki de
ben hala yaşarım eski günlerde
herşeyde sen varsın unutamadım

her sevgi zamanla bitermiş derler
benimki bitmedi anlayamadım
bu aşkta hayır yok, unut dediler
ne yaptımsa seni unutamadım


şiddetle tavsiye ediyorum, 10 dakika içinde hayata küstürme etkisi var.

The Godfather Trailer


ömer sen böyle bir filmi nasıl hala izlememişsin inanamıyorum!
bu da ikincisi, müziklere dikkat.

Perşembe, Haziran 07, 2007

Protestanlık ve Evangelism


Protestanlık ismini katoliklere ve papalığa karşı çıkan hristiyan topluluktan alıyor. Önderleri Martin Luther, protestanlık mezhebinin ortaya çıkmasında Kanuni Sultan Süleyman'ın ajanlarının da rolü olduğu söylenir, malumunuz mezhep savaşları yüzünden avrupa yıllar yılı kendi içinde istikrar sağlayamamıştır. Protestanlık genelde ingiltere ve almanyada taraftar buldu ve papalığa karşı geldiler, ama azınlıkta kaldıkları için Amerika'ya göç etmek zorunda kaldılar işte hikayenin kopuş noktası da burası.
Protestanlarda papalık diye bir olgu yok, onlar direk Hz. İsa ve incilin öğretilerini kabul ediyorlar, bu yüzden papa onları hristiyandan saymıyor, iki mezhep birbirini afaroz etmiş durumdalar, bugün irlanda ve ingilterenin birbirine girmiş olmasının sebebi irlandanın katolik ingilterenin de protestan olmasıdır, latin amerika ülkelerindeki hızlı protestan yükseliş de papayı içten içe delirtiyor, misal olarak Kaka'nın maç sonrası atletinde yazan "I Belong to Jesus" yani ben Hz. İsa'ya aitim cümlesi bir protestan anlayışı, yani arada papalık gibi bir kurumu kabul etmiyorlar...
Amerika'da durum daha farklı evangelizm inancına göre kıyametin kopması hristiyanların cennete gitmesi için yeryüzünde olması gereken şey yahudilerin vaadedilmiş topraklara yerleşmesi, yani ırak suriye bizim güneydoğu, kudüsü de içine alan geniş bir alana, şu an Amerika'nın başında evangelist Bush var ve işin kötüsü kendisini Allah'ın gönderdiği kutsal bir savaşçı sanıyor, kutsal toprakların yahudilerin eline geçmesi için olacak olan armagedon savaşını başlattığını düşünüyor ve bu toprakların yahudilerin eline geçmesi için uğraş veriyor, zaten en yakın danışmanları koyu yahudi, daha önce de dediğim gibi protestanlar dünya hakimiyetinin yahudilerin eline geçtiği anda kıyametin kopacağını cennetin de kendilerinin olacağına inanıyorlar, yani Irak'ta, güneydoğu'da kopan kıyametin sebebi protestanların saçmalıkları, bizim kürdolar da Amerika'lıların dostları olduğunu, özgürlüklerini kazanmaları için kendilerin yardım ettiklerini sanıyorlar, ülkelerini kurup mutlu olacaklarını sanıyorlar, nah olursunuz! sizin maceranız yeni başlıyor, yapılan nankörlükleriniz Allah tarafından cezalandıracaktır.
amerikalılar hristiyan yahudilerle düşman olmaları lazımken niçin yardım ediyorlar birbirlerine diye düşünürdüm, sebebini anlamış oldum, Allah yardımcımız olsun, Müslümanlar uyanık olmalı... Peygamber efendimizin de dediği gibi, ısırıldığı delikten bir kez daha ısırılmamalı, şii'si sünni'sini vuruyorsa, kürdü ben özgür olacağım diye ruhundan bile vazgeçiyorsa bunun sebebi cahil olmalarıdır...

Salı, Haziran 05, 2007

Kafalarına Kafalarına


sakarya'da iki ahmet kaya t-shirt'lü diyarbakırlı pisliğe sakaryalılar ölümüne girişmiş, ne de olsa yarıdan çoğu karadenizlidir sakarya'nın, normal bu olaylar, iki diyarbakırlı genci "arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım" sözlerinin söylendiği ülkelere alalım, orda istedikleri t shirt'ü giyerler ama kendilerini farklı hissetmezler işte onlara da yazık :D

Pazartesi, Haziran 04, 2007

Lady Sovereign - Love Me Or Hate Me


Türkiye'de yeni yeni meşhur oluyor, gelecek görüyorum ki bloguma koyuyorum...

Pazar, Haziran 03, 2007

Tiryaki Hasan Paşa ve Kanije Müdafaası


90 yaşında bir cengaver, elinde kimi kaynaklara göre 9000 kimi kaynaklara göre 4000 asker, bir kale 100 ufak çaplı top, çok az erzak, çok az barut, düşman 100000 kişi, hepsi çok iyi durumda, kaleye en yakın destek belgrad'da , padişahın kanije'ye saldırı yapıldığından haberi bile yok ve daha nice sayılacak olumsuzluk...
Siz böyle bir durumda ne yapardınız? kaleyi ölümüne savunurdunuz di mi? şimdi Tiryaki Hasan Paşa'nın da böyle yaptığını sanıyorsunuz? evet öyle yaptı ama esir düşman askerlerini yağla balla besleyip kaçmalarına izin vererek düşmanlara durumlarının iyi olduğunu sanmalarını söyleyene kadar, şehitlerin ceplerine sadrazama yazılmış gibi gösterilen ve durumlarının gayet iyi olduğunu söyleyen mektuplar yazıp onları sur dışına bırakarak, böylelikle düşmanlara kalenin erzak durumunun çok iyi olduğu izlenimi veriliyordu ve aynı düşman padişahın saldırıdan haberinin olduğunu sanıyordu, bunların hepsini 90 yaşındaki cengaver yapıyordu, en iyi hamleyi de en sona saklıyordu Hasan Paşa;
bir gece vakti mehteran bölüğünün hücum marşı eşliğinde 4000 asker kaleden birden büyük gürültüyle çıkıyor, hazırlıksız alman, italyan, avusturya, ispanyol askerlerinin içine dalıyor, ne olduğunu anlayamayan düşman askerleri 50000 ölü veriyor, evet, ordunun yarısı imha ediliyor, bunların çoğu da panik halinde birbirlerini öldürmelerinden kaynaklanıyor...kale başarıyla müdafaa ediliyor, haberleri duyup çok sevinen padişah Tiryaki Paşa'ya övgüler diziyor ve hediyeler gönderiyor, ayrıca kendisini vefat edene kadar yapacağı budin beylerbeyliği görevine getiriyor, bunun üzerine Paşa hem alçakgönüllülüğünden hem üzüntüsünden şu sözleri söylüyor;

"kanije'de ettiğimiz küçük bir hizmete karşılık bize vezirlik vermişler ve "hatt-ı hümayun" göndermişler. halbuki, kanuni sultan süleyman, makbul ibrahim paşa'yı tam bir yetkiyle kendi yerine vekil tayin ettiği zaman bile o'nun eline bu kadar iltifatlar ihtiva eden bir mektup vermemişti. rahmetli piyale paşa, yavuz sultan selim hazretlerinin damadı olduğu ve deniz muharebelerinde bütün hıristiyan hükümdarlarının donanmalarına galip geldiği ve sakız adasının fethi gibi nice muvaffakiyetler elde ettiği halde kendisine vezirlik çok görülmüştü. islâm halifesi'nin hatt-ı hümâyûnu kanije muhasarası gibi küçük bir hizmete mükafat olmaya başladı. devletin vezirliği, benim gibi kocamış kimselere kaldı. buna üzülmeyeyim de neye üzüleyim!"

işte biz böyle bir ecdadın torunlarıyız, keşke onlara layık olabilsek, daha geniş bir zamanda Paşa'nın kale içinde askerlerine yaptığı nutkunu da yazacağım ama merak edenler Çamlıca Basım Yayın'dan çıkan Tarihi Hakikatler kitabının 89. sayfasından bu nutku okuyabilirler...

Mayıs'ın 20'si

dikkatimi yeni çekti, mayısta 20 yazı yazmışım bloga, tam doğum gününe denk geliyor, yoksa bu bir işaret mi? :D

Perşembe, Mayıs 31, 2007

Kime Yatırım Yapmalı

bugün mustafa özel'in "niteliğin egemenliği" isimli kitabını okurken anladım tekrar, müslüman kesimin büyük çoğunluğu maalesef çok cahil, ve işin kötü tarafı cehaleti de kabul etmiyor, eksikliklerini anlatsan bilmiş, anlatmasan Allah katında borçlu oluyorsun, diyorum ki, müslümanım diyen kesimi bilinçlendirmeye harcanacak enerjiyi, bilgili ama sözde müslümanları özde müslümanlara çevirebilmek için harcasak daha mı akıllı davranmış oluruz?

Al'i imran Suresi;

138 - Bu (Kur'ân) insanlar için bir açıklama, Allah'dan gereğince korkanlar için doğru yolu gösterme ve bir öğüttür.

139 - Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir.

ben birgün müslümanların ilimle donanacağına hakikaten inanıyorum...

Ata Demirer ve Çalıntı Geyik Hikayesi

ata demirer'in afrika ormanlarında geyiklerle aslanları Trakya şivesi ile konuştururken yaptığı gösteriyi çok severek izliyorduk, şimdi bu videoya bakın bakalım tanıdık bişeyler gelecek mi? seni gidi ata seniii!


not:söz konusu hikaye bu videonun 1:30 dakikası civarında başlamaktadır...

Pazartesi, Mayıs 28, 2007

Kurumsal


birkaç gündür güncelleme yapamıyorum kurumsal iletişim denilen uyuz dersin ödevi yüzünden, yarından itibaren yazıları aynı hızla yapıştırmaya devam edeceğim inşallah...

Cuma, Mayıs 25, 2007

MİLANO Siamo Noi


nisan ayında aynı başlığı atmıştım bu sayfalarda, manchester maçı öncesiydi, bence tur ve kupa milan'ın olacak demiştim, iddiaya bile girerim demiştim, buyrun o yazı;
http://sonnycorleone.blogspot.com/2007/04/milano-siamo-noi.html
bugün yine aynı başlıkla, aynı resimle yazıyorum yazımı, maçın bitiş düdüğüyle birlikte aklıma gelen bir başka şey de interin şampiyonluğunun güme gittiğiydi ki bugün milanlı futbolcular resmen dalga geçmişler interlilerle, favori blogum aceto bu konuya da güzel fotoğraflarla değinmiş, buyrun resimler ve açıklamaları;


milanın kupayı alacağını kelimenin tam anlamıyla biliyordum, liverpool'un elenmesine de aynı oranda sevindim, milan avrupanın en iyi takımıdır, transfer yapmadan, fazla zorlamadan, sessiz sedasız gelip avrupanın 1 numaralı kupasını alıp götürdüler, darısı Trabzonspor'umuzun başına diyelim...


Çarşamba, Mayıs 23, 2007

Tekrar Geleceğiz Viyana


2 kez kuşatmışız viyanayı, ikisinde de başarısız olmuşuz, iki kez kuşatıp da alamadığımız tek şehirdir belki de viyana, halbuki ikincisinde şehir düşmek üzereymiş, şehir içinde veba salgını başlamış, hiçbir yerden yardım gelemediği için de şehirdekiler artık teslim olalım diye isyan etme noktasına gelmişler, ama giray hanı'nın bencilliği ile yaptığı hataya kurban olmuşuz, fethine bu kadar yaklaştığımız viyana'yı alabilsek belki de osmanlı ikinci bir yükseliş devrine girecekti, belki de bütün avrupayı ele geçirecektik, bunları bilemeyiz, ama bildiğimiz birşey var ki o da viyanalıların Türkler tekrar gelecek diye korku içinde yaşamaları, kuşatmaların etkisi o kadar ağır olmuş ki, şehir bir bunalım şehri olmuş, halen viyana şehrinin yüzde 30'u akıl hastası, yüzde yüzde 50'si ise psikolojik destek almak zorunda...


onlar Türkler gelecek diye bu kadar korku içindeyken biz ne haldeyiz, kendimizi şirin göstermek için taviz üstüne taviz veriyoruz, yalakalık yapıyoruz, atalarımız ne yapmışlar, vurup geçmişler, Nilden Tuna'ya isimli kitapta yazar, Medine Tren istasyonunda duvarda "tekrar döneceğiz, Osmanlı" yazısını görmüş ve çok hoşuna gitmiş, ben de diyorum ki "tekrar geleceğiz Viyana" belki bu sefer kılıçla topla olmayacak ama, tekrar geleceğiz Viyana'yı almadan ad geri dönmeyeceğiz...



Bizim İçin MİLAN




bu akşam 2005'in rövanşında atina'da milan ile liverpool karşılaşacak, milan avrupa'nın en iyi takımı (bence) liverpool uyuz bi takım, yenemeyeceği takım yok, adamı deli ederler, Muharrem abimin deyimiyle "bela" takım, ama bu maçın bizim için önemi biraz farklı, liverpool uzun yıllar sonrasında kupayı İstanbul'da kaldırmıştı bu olay da onların tezahuratlarından atkılarına kadar klüp kültürüne yansıdı, şimdi bizi bir tehlike bekliyor, eğer atina'da liverpool alırsa efsanenin son avrupa kupası yunanistanda olacak, milan için böyle bir sorun yok tabi, onlar 3 senede bir alıyorlar kupayı, o yüzden bizim için MİLAN, saldır MİLAN...

Pazar, Mayıs 20, 2007

Bugün Benim Doğum Günüm


bir doğum günüm daha geldi geçti, mayısın 20'si, güllerin açtığı, havanın ısındığı, bahar şenliklerinin olduğu :D güzel günler, bugün hayatımın en yeni tarz doğum günü tebriğini aldım;
http://trabzoncity.blogspot.com/2007/05/since-20-may.html
Taner abi, bir telefon bile açamadın mı?
anneme, babama abime, majestelerine, kardeşime, taner abime, hakan abime, bütün sevdiklerime yüzlerce teşekkür, iyi ki varsınız, siz olmasanız benim de bir anlamım olmazdı...

Osmanlı Hayali


Haluk Dursun'un Nil'den Tuna'ya Osmanlı Yazıları kitabını yeni bitirdim, 2000 yılında yazarlar birliği tarafından en iyi gezi kitabı seçilmiş bir eser, yazar, kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, nilden tunaya kadar olan, zamanında osmanlının hakim olduğu toprakları gezmiş, orada bulunan insanlarla osmanlıyı, İslamı, "o günleri" konuşmuş ve gerçekten mükemmel bir kitap hazırlamış, ve kitaptan benim çıkardığım sonuç, bu coğrafyadaki insanların hala osmanlının o barış, huzur dolu bereketli yıllarını özlemeleri, özlemle anmaları, şimdi ben diyorum ki, boşverin avrupa birliğini, türk birliğini, bir eski osmanlı ülkeleri birliği yapalım, o ruhu yeniden canlandıralım, arnavutu, kosovalısı, boşnağı, karadağlısı, ukraynalısı,suriyelisi, mısırlısı, tunuslusu, faslısı yine kaynaşsa tek vücut olsa.
bana kalırsa bu birliği gerçekleştirmek çok kolay, şimdilik sadece neden olmasın diyebiliyoruz belki, ama yarın?

Cumartesi, Mayıs 19, 2007

Better Man


Robbie'yi her zaman severek dinlemişimdir, aykırı kişiliğini her zaman beklenilenin tersini yapmasını çok severim, son iki üç ayda nerdeyse bütün şarkılarını indirdim dinledim, içlerinden bir tanesi tam 12'den vurdu, Better Man şarkının adı, çoğu kimse duymamıştır dinlememeiştir, arka planda kalan çok güzel şarkılarından biri Robbie'nin, buyrun sözleri;


Send someone to love me

I need to rest in arms

Keep me safe from harm

In pouring rain


Give me endless summer

Lord I fear the cold

Feel I'm getting old

Before my time


As my soul, heals the shame

I will grow through this pain

Lord I'm doing all I can

To be a better man

Cuma, Mayıs 18, 2007

De Niro Sonny Corleone'yi Oynuyor

Baba filminin oyuncu seçmelerinde Sonny Corleone'yi oynamak için yaklaşık 4000 kişi başvurmuştu diyor DeNiro, bir tanesi de oydu, rolü alamamıştı belki ama yönetmen Coppola ondaki müthiş yeteneği görüp unutamamış, serinin devam filmi olan Baba 2 de DeNiro'yu Vito Corleone'nin genç hali olarak seçmiş, ve aktörün efsaneleşmesinde büyük rol oynamıştı, işte o seçmelerde Niro'nun sonnycorleone'yi canlandırdığı bölüm, sahnenin orjinali Baba filminde Vito Corleone'nin vurulup hastanede yattığı bölümde geçiyor.

Link Köşemizin Yeni Misafiri


Blogların çok dikkat edilmeyen yerleridir belki linkler, ama aslında blog kullanıcısının ilgisini çekmiş değerli yazılardır, sitelerdir bunlar, işte bu linklere yeni birisi daha eklendi az önce, 10 yıllık arkadaşım, forum yoldaşım, corleone ve trabzonspor denince akla gelen üçüncü isim, kardeşim fatih the yıldızteknik'in kalearkası.net'teki köşe yazılarını yayınlandığı gün blogumdan ulaşıp okuyabilirsiniz, içerik mi? adı üstünde... Tribün...

Perşembe, Mayıs 17, 2007

Sitenin İsim Babası

Efendim malumunuz internet ortamında corleone olarak bilinirim ama gerek avatar olarak kullandığım yüz, hem bu nicki alırken esinlendiğim karakter michael corleone idi, blog olayına bulaştığımda michael alındığı için ben de sonny'yi tercih etmiştim, ama bu kadar zaman ona bir başlık bile ayırmamakla ayıp etmişiz, buyrun size Baba 1 filminden o öfkesiyle meşhur sonny'nin, kızkardeşini döven eniştesini benzetme sahnesi, bütün Baba filmi gibi, efsane bir sahnedir;

Şehzade Mustafa



Muhteşem Süleyman hemşehrimiz olan padişahın avrupada bilinen ismi, öyle korku salmış, öyle bir gücü varmış ki düşmanları bile "muhteşem" lakabını vermekten çekinmemişler, zaferlerini, yiğitliğini ve heybetini artık hepimiz biliyoruz, hazineyi fütursuzca yaptığı harcamalarla zarara uğrattığını da çoğumuz biliyor, Hürrem Sultan vakasını da bir kısmımız biliyordur, ukraynadan gelen güzel slav kızı, osmanlı hanedanının Yıldırım Bayezid'den sonra saraya kabul ettiği tek nikahlı gelini, hırsları, zekası, yaptığı hayırlar, kendi çocuğu şehzade selim'i tahta çıkarabilmek için giriştiği türlü oyunlar, bunlardan da bi kısmımızın haberi vardır, ama Şehzade Mustafa'dan çok azımız haberdardır, büyük dedesi Fatih'e ne kadar benzediğinden, halkı ve yeniçeriler tarafından çok sevildiğinden, Avrupa'nın Kanuniden sonra başa geçer diye korkusundan titremesinden, cengaver, zeki tam bir Osmanlı padişahı olmasından...
İşte bu cengaverin başa geçecek olması, kendi oğlu olan Selim'i tahtta göremeyecek olması Hürrem Sultan'ın aklını başından alır ve onun aklının başından gitmiş olması demek, Kanuni'nin de aklının başından gitmesi demek olur... Oyuna gelen Kanuni kendisinin de çok sevdiği oğlunun idamına karar verir, olay gerçekleşir, Şehzade Mustafa şehid olmuştur, ama olay o kadar yıkıcı olur ki, hata yaptığını farkeden Kanuni yıkılır, Hürrem Sultan'dan olan en küçük şehzade cihangir, bir kaç gün sonra üzüntüsünden ölür, yeniçeri ağaları bu ayak oyunlarında en büyük role sahip olan rüstem paşa'yı sürgüne yollattırır, arkasından nice ağıtlar yakılır ama nafile, koskoca 38 yaşındaki geleceğin padişahı artık yoktur, işte arkasından yazılan bu beyitlerden birkaçı

meded meded yıkıldı bu cihanın bir yanı
ecel celalileri aldı mustafa hanı

tolundu mihr-i cemali bozuldu divanı
vebale koydular al ile al-i osmanı

geçerler idi geçende o merd-i meydanı
felek o canibe döndürdü şah-ı devranı

yalancının kurı bühtanı bugz-ı pinhanı
akıttı yaşımızı yaktı nar-ı hicranı

cinayet etmedi etmedi canı gibi onun canı
boğuldu seyl-i belaya tağıldı erkanı
n'olaydı görmeyeydi bu macerayı gözüm
yazıklar ona reva görmedi bu rayı gözüm




ilahi cennet-i firdevs ona durağ


olsunnizam-ı alem olan padişah sağ olsun



taşlıcalı yahya bey


meali : (Ecel haydutları Mustafa Hán’ı aldılar ve bu cihánın bir yanı yıkıldı, medet medet! Yüzünün güzelliğinin güneşi battı, herşeyi dağıldı, Osmanlı hile ile vebal altında kaldı. Yalancının o kuru iftirası ve gizli nefreti yüzünden gözlerimizden yaşlar aktı, içimizde ayrılık ateşi yandı. Bu olup bitenleri görmesek ne kadar iyi olurdu ama maalesef bütün fenalıkları görmek zorunda bırakıldık. Áhımız sabah rüzgárı gibi yerlerde kalmasın, zira padişahımızın soyu hakarete uğradı! Hazreti Ömer’i andıran bir hükümdarın oğluna kıydığını bugüne kadar kim gördü, kim işitti acaba? Cennet bahçeleri Şehzade Mustafa’nın durağı, álemin düzeni olan padişahımız da sağ olsun)


bu mersiyeden sonra yahya bey Rüstem Paşa tarafından öldürülmek istenir, ama Kanuni'nin şaire olan sevgisi onu idamdan korur, yahya beyde sınır boylarına çekilerek daha sakin bir hayat sürmeyi tercih eder... Hürrem Sultan'ın isteği gerçekleşir 2. Selim Kanuni'den sonra tahta geçer, ama Hürrem Sultan bunu göremez, çoktan vefat etmiştir, 2.Selim de tahmin edileceği gibi devleti yönetemez, herşey sokullu'nun yeteneğine kalmıştır ve sokullu'nun vefatıyla birlikte imparatorluk da derin bir duraklamaya başlar...

Salı, Mayıs 15, 2007

Çok Yaşa Metin Abi

mevzu şu, kim kime ibne dedi :D

Efesi Dağıtanlar

efendim normalde efes içenler dağıtır ama bu efesin bir basketbol şubesi vardır ki Avrupa'da futbolun Roma'sı veya Arsenal'i diyebiliriz, gayet başarılıdır Türk takımlarının avrupa performansı göz önüne alındığında, yalnız dayanamadığı, karşı takımda olduğu zaman tek başına yenildiği birkaç adam vardı bu efesin, oynadığı takımda bunlardan biri olunca uzaktan 3'lükler mi istersin, 40 sayılar mı istersin, görülmemiş smaçlar, performanslar mı istersin, hepsi gelirdi efesin başına, kimdir bu adamlar
1- Andrea MENEGHİN

2- Dejan BODİROGA

3- Fragiskos ALVERTİS

4- Nando GENTİLE


bir de EKONOMU vardı Yunan, adam sadece bizim maçlarda coştuğundan olacak pek bir bilgi bulamadım hakkında...
gerçi efes bu adamlardan ikisinin aynı anda oynadığı (bodiroga, gentile) stefaneli zamanında finalde yenmişti ama ikisi aynı anda olduğu için bir terslik olmuş olmalı, neyse ki artık çoğu yaşlandı da biz de kurtulduk efes de kurtuldu. Sahi ne güzeldi eskiden basketbol.

Pazartesi, Mayıs 14, 2007

Corleone Yeni Bir Yeteneği Daha Keşfetti

diyecek oldum ama araştırdım baktım adamın mazisi varmış, yine de yeni yeni popüler oluyor, listelerde 10 haftadır bir numara felanmış orada durdum, yine de Türkiye'de aşırı tanınmamış bir sanat kişiliği, Mika'dan bahsediyorum, bu adam geleceğin Freddy Mercury'si dir, efsanesidir(uyuşturucuya karı kıza kaptırmazsa), bunu da yazın bi kenara.

Şehir Şehre Benzermiş


yıl 87 napoli'nin şampiyonluğu yakaladığı yıl, üç yıl öncesinde son şampiyonluğunu yakalamış Trabzon'a ne kadar benziyor di mi? boşuna dememişler dünyada nereye gitsen bir napolili'ye bir de trabzonlu'ya rastlarsın diye...
foto:acetobalsamico

Perşembe, Mayıs 10, 2007

ROMA ROMA ROMA unico grande amore*


yok böyle bir takım şarkısı, nerdesiniz milanlı sanatçılar, şarkıcılar
*roma roma roma, tek büyük aşk.

Pazar, Mayıs 06, 2007

Hastasıyız



50 bölüm sarışın izledik, bir bölümde yaktı bizi.

Cumhuriyet Mitingi


Günlerdir meydanlarda insanlar cumhuriyet mitingi adı altında AKP ve Abdullah Gül aleyhine yürüyüş yapıyor, adım gibi eminim orada yürüyen her kelle başına AKP 3 oy kazanıyor, AKP'ye sempatisi olmayanlar, sevmeyenler bile AKP'ye oy vereceğim diyorlar, siz yürümeye devam edin, atı alan üsküdarı geçti bile, geçmiş olsun.

Cuma, Nisan 27, 2007

Uçak Yolculukları


Geçen hafta abimin nişanı için gittiğim trabzon'a ulaşım aracı olarak uçağı tercih ettim, biletleri de havayollarından aldım, malum öğrenciye indirimli, ben havayollarının yolcularını daha medeni daha bir görmüş geçirmiş beklerken çok yanılmışım. Giderken bindiğim koltuğun önünde oturan adam uçak kalkar kalkmaz koltuğu yatırdı, iki kez uyarmama rağmen, boyumun 1.90 olduğunu söyleyip sıkıştığımı anlatmama rağmen istifini bozmadı, en son hostes imdadıma yetişti, indik, nişan iyiydi, trabzonu da özlemişim, bir iki turladım, dönüş yolculuğunda yanıma trabzon yerel kanallarında çalışan bir bayan ve veledi denk geldi, model olarak kadın kendine modern, uzlaşımcı anneliği tercih etmiş, velet 5 yaşında, yolculuk bitene kadar ayağıyla beni çiğnedi, kafasıyla çarptı, diziyle dürttü, annesinin en büyük uyarısı ise yapma oğlum bak abiyi rahatsız ediyorsun oldu, en son elimdeki kitabı sinirli şekilde kaldırıp çantama koyunca bir kitap okutmadın abine deyiverdi, ben de sahte bir gülümseme attım çocuğa, bi an düşündüm, annemin ellerine sağlık diye, ben böyle birini rahatsız edecek olsum annem gererdi tokatı o yaşlarda, ama en azından sağda solda bloglarda sitelerde arkamdan konuşturmazdım, veya bugün uçakta otobüste kimseyi rahatsız etmeden yolculuk yapma yeteneğine sahibim. Uçak iner inmez herkesin yerinden kalkması, sonra merdivenler gelene kadar 5 dakika ayakta beklemesi olayına ve iner inmez açılan cep telefonları olayına ise hiç değinmeyeceğim. daha 100 fırın ekmek yememiz lazım muhasır medeniyet seviyesi için.

Çarşamba, Nisan 18, 2007

Terry Tate ile Daha Verimli İş Saatleri


special thanx to thunder

Pazartesi, Nisan 16, 2007

Kitaplar, kitaplar


kitap okuyor musunuz? kitap okuyanları nasıl görüyorsunuz? kitap okuduktan sonra ruhunuzda, duruşunuzda, adım atışınızda, yemek yiyişinizde, nefes alışınızdaki değişimleri hissedip heyecanlandınız mı? en son ne zaman bir kitap aldınız? ne zaman kitap hediye ettiniz? kütüphanenizde duran kitaplara bakıp gurur duydunuz mu? veya bakıp ne kadar az kitabım var diye üzüldünüz mü? hayallerinizden biri de bir oda kitapla dolu büyük bir kütüphane mi? veya kendinize ait ahşap, üstünde ışığıyla bir okuma masası mı? dostlarınızla oturup okuduğunuz bir kitabın tartışmasını yaptınız mı? bir dostunuza kitap önerdiniz mi hiç? otobüste kitap okuyan birinin ne okuduğunu deli gibi merak ettiniz mi? ne okuduğunu gördükten sonra benim bu kitaptan niye haberim yok diye üzüldünüz mü? ve yine üzüldünüz mü şehrinizin binlerce kitabı olan bir halk kütüphanesi olmamasına ve iskenderiyede zamanında yakılan kitaplara? hiç bir kitapçıya girip saatlerce çıkmadığınız oldu mu? kitapların pahalılığından şikayet ettiniz mi hiç? hiç paranız olmasa bile bekleyip kitabın orjinalini aldığınız oldu mu? siz hiç kitap okudunuz mu?

Efsane Reklamlar - 2


seslendiren robert de niro

Cumartesi, Nisan 14, 2007

Perşembe, Nisan 12, 2007

MİLANO Siamo Noi



ömer "chota" fatih abi ile 50 liralık herhangi sayıda kitabına iddiaya girmiştik turuna, ilk maçın sonunda geçmiş olsun telefonu geldiğinde de kendimden ve milan'dan emindim, çünkü şu şampiyonlar ligine en yakışan takım kim deseler en ölü kadrosuyla bile her sene harika top oynayan Milan derim hiç çekinmeden, bu gece de müthiştiler, o savunmaya gol atmak ancak ronaldo rooney gibi hücum güçleriyle olabilir, onlar da milan'ın çömezi roma'ya romada yenildiler, milan roma'ya hiç benzemez, bence tur ve kupa yine milan'ın olacak, iddiaya girmek isteyenler mail adresimden ulaşabilirler :)

Ülkemde Gazete Başlıkları


en ilginç gazete başlıkları spor sayfalarından gelir ülkemizde, onun dışında vakit'in bomba başlıkları olur, star da eskiden sağlam başlıklar atardı, dün bildiğiniz gibi manu-roma maçı vardı 4-0 da dedim başlık manu 4*4'lük, 5'te roma arkayı beşledi, 6'da roma altına kaçırdı, 7'de manu roma'yı yedi bitirdi ve beklediğim oldu bugün iki gazeteye baktım ikisinin de başlığı aynı acaba ne zaman ciddiyeti deneyecek gazetelerimiz???

Salı, Nisan 10, 2007

Bi Mahmut Hocadan Bi De Telekomdan


ne çektiysek bu ikisinden çektik rahmetli kemal sunal'ın dediği gibi, özelliştirilirken kıyamet koptu ben bile amcam için imza topladım, bişeyler değişir daha kaliteli ekiple çalışır dedik özelleşince de, özelleşti de ne oldu, basit bir telefon hattını 15 günde ancak bağladılar telekoma 5 metre uzaklıkta olan eve, böylelikle bizim blog da baya bi geride kaldı gündemden...

Perşembe, Mart 22, 2007

Notre Dame de Paris-2

iyice sardım bu notre dame de paris'e ama sarılmayacak gibi de değil, duygu yoğunluğu, müzikler, anlatılmak istenen aşkın ne kadar büyük olduğunun 3 dakikada anlatılması...

Ben Fatto Kimi!


pazar günü yatmadım yarışı izledim, schumi'siz ilk yarış, ayağı kırıldığı dönemi saymıyorum tabi, yarışı kimi kazandı, podyuma çıkmadan önce bi telefon, ben eşi arıyor diye tahmin ediyordum ki, la gazzetta olaya açıklık getirdi, arayan schumi'ymiş, hat gidip geldiği için net konuşamamışlar ama, eee efsanesiz bir podyum düşünülemez, kendisi olmazsa sesi olur.

Cumartesi, Mart 17, 2007

Notre Dame de Paris

bir cümleyle bir kadının güzelliğine iltifat edin deseler;

Cuma, Mart 16, 2007

Çanakkale Şehitleri



Pazar günü Çanakkale Şehitlerini anıyoruz, her sene anıyoruz zaten başka birşey yaptığımız yok, Çanakkale'ye gidip anıtın orda veya şehitliklerde fotoğraf çektirenler daha bir anmış oluyor, 5 saat sonra evlerine sıcak yataklarına döndüklerinde atalarının savaştıklarından hiçbir farkları kalmıyor birçoğunun, bugün atalarımızın çanakkalede savaştıklarıyla savaş başlatıyoruz deseler, yeni zelandadan veya ingiltereden değil, beyni, fikri uçkuruna kaçmış liselilerden sonra da diğer gençlerden başlamamız gerekecek, gençler bırakın atalarından utanmayı, onları kabul etmiyorlar bile, Allah sonumuzu hayır eylesin...




Sonra cinsi nuruk, ahlakı fena
Bir sürü türedi, girdi meydana
Nerden çıktı bunca veledi zina
Yuh olsun onların ham ervahına

Çarşamba, Mart 14, 2007

Tevfik Fikret


Her insan hata yapabilir, yapar, yapmak zorundadır, önemli olan bu hatadan dönebilmektir, biraz zor olur hele yapılan fikri bir hataysa, nefse ağır gelir, bir yerde kendini yalanlamaktır,ama sonuçta bu değişimi yapabilenler tarihe isimlerini de yazdırabilmişlerdir, bir tanesi de Tevfik Fikret, Sultan Abdulhamid Han'a ermenilerin düzenlediği ve 10 dakikalık bir gecikme sonucu başarılı olamadıkları suikast sonucu Tevfik Fikret'in kaleminden şu dizeler çıkıyor ;


Ey şanlı avcı dámını bihude kurmadın / Attın fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın! / Málik sesin o sevret-i ra’din-i gayza ki / Her yerde hiss-i hakk u halásın muharriki / ...Dursaydı bir dakikacağız devr-i bi-sükun / Bir hayr olurdu misli asırlarca gelmemiş’ (Ey şanlı avcı, tuzağını boşyere kurmadın, attın ama yazıklar olsun ki, vuramadın! Öfkeyle ve kızgınlıkla gürleyen sesin, hak ve kurtuluş duygusunu heryerde harekete geçirendir. O an bir dakikalığına devam etseydi, örneği asırlar boyu görülmemiş bir hayır, bir iyilik olurdu).


tanıdık geliyor değil mi? bugün de bu tarz yazarlar şairler çokça bulunmakta, dünya çapında ödüller almaktalar, beş para etmez oldukları halde, üstte alıntı yaptığım şiir de birçok kişi tarafından ezbere bilinmektedir, ne de olsa devletine, dinine, değerlerine isyan eden her zaman popüler olur, bazı kitlelerin gözünde kahramanlaşır, ama aynı insan yaptığı hatayı farketmiş ve yanlış yaptığını haksız olduğunu anlamış olsun, sizce o kişi veya yeni fikirleri, yeni şiirleri aynı popülerlik derecesine ulaşır mı? tabi ki hayır, buyrun aynı yazarın yani Tevfik Fikret'in yıllar sonra ne kadar yanlış yaptığını anladıktan sonra yazdığı bir başka şiir;


Nerdesin Şevketli Abdulhamid Han
Feryadım varır mı Barigahına
Ölüm Uykusu'ndan bir lahza Uyan
Şu Nankör bak Günahına

Tarihler adını andığı zaman
Sana hak verecek ey Koca Sultan
Bizdik utanmadan İftira atan
Asrın en siyasi Padişah'ına

Divane sen değil, meğer bizmişiz
Bir Çürük ipliğe Hülya dizmişiz
Sade Deli değil, Edepsizmişiz
Tükürdük Atalar Kıblegahına

Milliyet Davası Fıska büründü
Rida-yı diyanet yerde süründü.
Türkün ruhu zorla asi göründü
Hem Peygamber'ine, hem Allah'ına.

Sonra cinsi nuruk, ahlakı fena
Bir sürü türedi, girdi meydana
Nerden çıktı bunca veledi zina
Yuh olsun onların ham ervahına

Tahrike yeltenip tac ve tahtını
Denedi bu millet kara bahtını
Sınadı sillenin nermü sahtini
Rahmet Sultanım suz-ı ahına

Padişah hem zalim, hem Deli dedik
İhtilale kıyam etmeli dedik
Şeytan ne dediyse biz beli dedik
Çalıştık fitnenin intibahına

Çok kişiye şimdi vatan mezardır
Herkesin beladan nasibi vardır
Selametle eren pek bahtiyardır
Bu şeb-i yeldanın şen sabahına

Sen hafiyelerle dem sürdün ancak
Bunlar her tarafa kurdu salıncak
Eli yüzü kara bir sürü alçak
Kemend attı dehrin mihrü majına

Hoş oldu cilvesi bu hürriyetin
Tadı yok amma şu meşrutiyetin,
Deccal'a zil çalan böyle
Bundan başka çare yok ıslahına

Lakin sen Sultanım gavsı ekbersin
Ahiret'ten bile himmet eylersin
Çok çekti şu millet, murada ersin
Şefaat kıl şahım, meded hahına.


1,2,3 ve özellikle 5. dizeye dikkat!


sizce de bugün aynı tarzda hatalar yapılmıyor mu? tarih tekerrürden ibarettir, önemli olan tarihten ders alıp aynı hataları tekrarlamamaktır, ama küffar bu çabayla devam ederse yeni neslin öğrenebilecek tarihi de kalmayacak, bizim de küffarla savaşımız sonsuza kadar devam edecek...

Pazartesi, Mart 12, 2007

Tribünde Dostluk Mu? hayır almıyım...


tribünlerde dostluk felan olmaz bunu bugün bir kez daha anladık, maçtan önce beraber fenere sövmeler en fazla maç içinde yapılan sert bir faule kadar etkisi sürüyor...maçın başında

sevgi pıtırcığı kesilen yılların tribün reisleri de 90 dakika bitiminde gerçek hayatlarına dönüyorlar, haklı çıkan yine biz oluyoruz, bir de şunu anladım, Trabzonspor deplasman tribünü en azından bir 10 yıl daha adam olmaz...

Pazar, Mart 04, 2007

Ermeniler, Sözde Soykırım ve II. Abdulhamid Han


Niçin böyle lastik gibi yüzyıla yakın bir zamandır bu safsata uzatılır bilmem, tüm dünya güneşi gördüğü gibi görüyor ki ortada soykırım moykırım yok, bunu biraz kitap kurcalayan Ermenilerin kendisi de biliyor, Fransızı da biliyor, kendini beğenmiş, pazarlıkla anlaşıp Nobel sahibi yazar da biliyor, ben de biliyorum, Sultan'ın kendisi de biliyor, anılarını yazarak bu bilincimize bilinç katan İsmet Bozdağ da biliyor, evdeki kütüphanemi karıştırmasam böyle aydınlatıcı bir kitabı okumadan yaşayacaktım, neyse ki böyle bir olumsuzluk olmadı, olayları birinci şahıstan okumanın mutluluğunu yaşadım, buyrun ben parmağınızın ucuna kadar getiriyorum kitabı, pazarlığı kendinden yapılmış, size sadece tıklaması kalıyor, kendi tarihimize seyirci kalmamak için;http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=39655&sa=21263618&session=12887170488233512351&LogID=